23 Mayıs 2011 Pazartesi

Klakson

Bir yamuk masa var
Bir de ben karşısında
Dengeliyoruz birbirimizi
Sarhoş kafa mı dersin
ya da ne dersin bilmem.
Bu masa bana yamuk.
Üstüne kadehimi koysam devriliyor.
E, sen de üstüme devriliyorsun.
Sevişme mesele değil, sevişiriz
Ama bu masa yamuk işte.

Mey koysan durmuyor,
İnce bir telin üstünde duruyor.
Aşk desen değil, sevda hiç değil.
Yamuk diyorum kimse dinlemiyor.
Tut bir ucundan çekip çevirelim.
mesele kuvvet değil, kuvvetliyiz
ama biraz istek lazım.

Yamuk bu masa yamuk.
İsyanlardayım memelerin gibi.
Ya da mevlama şükreder gibi,
bakıyorum semaya
kadeh ya da mey devrilip dökülüyor üstüme.
sen de devriliyorsun üstüme.
Sevişmek mesele değil de
Sıcaklığın çok bir tatlı.

ne masa kaldı karşında,
ne de ben.
ben ter oldum, masa yer.
bir de o dudaklar.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Başlangıç

Oturmuş denizi izliyorum
İstinye sahilinde, tahtadan bir banka oturmuş.
Yere yakın bulutlar var
Dünyayı daraltan.
Bir çiçek var,
Sadece belediyenin izin verdiği yerde yaşayan.
Ne kira var, ne elektrik, ne su
Şehrin en güzel yerinen konan
Öyle güzel bir çiçek de değil.

Dalgalar da var, rüzgâr iş birliğiyle
Göz alıyor, köpürmüyorlar.
Yine de mat bir rengi var
Eskimiş, tozla kaplı bir sandık misali
İçinde romantik intaharcıların
Çürümüş cesetleri saklı.
Su da sıkılmış belli ki
Oraya buraya koşmaktan.

Kuşlar falan da var.
Öyle cıvıl cıvıl falan değiller
Bir saka kuşu yaklaşıyor yanıma
Eski şen şakraklığı yok
Ötmeyi unutmamış ama üşeniyor
Her halinden belli
Gelip, sigarama ortak oluyor.

En romantik sahnelerden biri...
Rüzgar kesiliyor, dalgalar sönüyor
Bulutlar yükselip yerlerine dönüyor
Kuş uçup kaçıyor
Çiçeğin üstüne de itin teki sıçıyor.
Yalnızlık böyle böyle
Ağırlaşıyor...

Gümüş top

Şimdi güneş var havada
Yakıyor, Kavuruyor.
Doğal solaryum misali
Yetmiş yedi farklı ten rengi
Hem de ücretsiz.
İnsan dediğin ne kadar para verirsem
O kadar değerlidir diyor.
Susuyorum gerçekler karşısında
Kana kana yalanlara
Duyarsızca.

Yürürken uyuyorum
Uyurken yürüyorum
Kelimeleri yutuyorum tek tek
O televizyonda duyduğunuz derin, tok ses
Boğazdaki yüksek tahrişin eseri.
Sözleri yutmanın
Gerçekleri unutmanın...
Hem seksi, hem güven verici
Kendi olmayan adamın, kapkara balgamı
Nedeni bile belli değil
Uykuya dalıyorum
Elimdeki gümüş toplar yere düşüyor
Ses beni uyandıramıyor
Kanıksama.