25 Eylül 2010 Cumartesi

Noktalama İsrafı...

Bir adam düşün... Rutin bir hayatı olan. Herşeyden sıkılmış...
Normal bir iş, bir kadın.. Birkaç çocuk..

Herşey sıradanmış..

Rutinlikte kaybolan bu adam, kendini zamanla unutmuş.. Robotlaşmış bir yerde..yeni çağın getirdiği robotlaşma (teknoloji çağı(!)) ve yanında getirdiği bu robotlaşmadan nefret etme furyasına da kapılmış.

Boş hayallere düşmüş, kurtulmak istemiş, herşeyden kaçmak kurtulmak. Ve tabii ki, yapamamış.

Kaderine boyun eğip devam etmiş buna. 40'lı yaşlara kadar bu böyle gitmiş, çocuklar büyümüş vs...
Bir gün eve geldiğinde kapı açıkmış, bir mektup bulmuş, mektubun üstünde el yazısıyla ismi yazıyormuş.

Mektubu okumaya başlamış...

"Yenilikleri sevdiğini biliyorum. Sana yardım ettim ve seni bağlayan şeylerden kurtulmanı sağladım.. Teşekküre gerek yok :)"

yazıyormuş...

Telefon çalmış, yıllarca çalıştığı şirketten kovulduğunu söylüyorlarmış. Tazminatını alması için muhasebe bölümüne uğraması gerekiyormuş..


Şok olmuş, evin içinde çocuklarını aramış, bulamamış... Yatak odasında bir not daha bulmuş.

"Hayatım biz annemin yanına gidiyoruz, hastaymış gelmemiz söyledi..."

Diye bir not..

Ve yine telefon çalmış...

Korkmuş, ama açmış.. Merak tabi...


-...siz misiniz...
-Evet benim, buyrun...
-..karakolundan arıyoruz... Karınız ve çocuklarınız ne yazık ki bir cinayete kurban gitti.. Gasp için eve giren bir kişi karınızı, çocuklarınızı ve annenizi silah yardımı ile vurmuş..

....

Cevap verememiş, donup kalmış oracıkta. Telefonu kapatmış ve koltuğa oturmuş. Düşünceler uçuşmuş ve uçuşmuş beyninde. Kin, nefret, şaşkınlık, üzüntü ve belki de sevinç.

Karmakarışık olduğundan, ne hissettiğini bilememiş. Mektup takılmış aklına...Bakmış bir ipucu bulabilir mi diye...

Hiçbir ipucu yokmuş... İşyerine gitmiş, tazminat için...

Tazminat için çekini alırken nedenini sormak, bağırmak, çağırmak kendini parçalamak istemiş... ama içinde birşeyler bunu yapmasına engel olmuş. Sadece zarfı almış ve açmadan eve dönmüş..

Zarfı açmış.. İçinde alması gerekenden daha yüksek bir meblağ.. ve yine bir not...

"Bu senin istediklerini gerçekleştiremez... Başlaman için bir ivme sağlayıcısı... Ve tamam, teşekkür edebilirsin artık:)"

Adam durmuş.. Nefret iliklerine kadar işlemişti. Bu notu yazanı bulup, parmaklarını tek tek parçalamak gelmiş içinden. "Yavaş yavaş onu öldürmeliyim" diye düşündü."Onu neşterle kanatmadan çizmeliyim. onu kırbaçlara boğmalıyım. Onu...."

Evden çıktığında köşe başında müzik yapıp para kazanmaya çalışan gençler görmüş. Durup onları dinlemiş... dinlemiş... dinlemiş.. Sanki dipteki bir melodiymiş, kuyunun dibindeki suyun sesi gibi akıcı, düşen her ter damlası suyun temposu...

Müzik hızlandıkça, içindeki öfke kabarmış. Müzik dindikçe kalbi boşalmış.. Farketmiş, dokunmuş gerçeğe... En dipteymiş, fakat özgürmüş artık.. Hayatın manası aslında yokmuş, aslında o ne isterse oymuş..

Ve yağmur başlamış..

Yağmurda kaçışan insanları görmüş, hepsi fare yavruları gibi kaçışıyormuş.. Sağa sola... Sudan korkuyorlarmış.. Islanmaktan, batmaktan, ölmekten, yüksekten, hızdan, yalandan... İnsanlar herşeyden korkuyormuş... İnsanlar hayatla boğuluyormuş, yavaş yavaş..

Anlamış, evet dibe inmeden sıçrayamıyormuş insan. Dibe inip toprağı hissetmek, hayatı hissetmek gerekiyormuş... Boşlukta sürekli düşmek işe yaramıyormuş..

..cebindeki çeki çıkarmış, ona bakmış... Karısına ve çocuklarına teşekkür etmiş.. İşyerine teşekkür etmiş...Ve o'na teşekkür etmiş... Etmek zorundayım demiş içinden...

"Gerçekten daha gerçek bu, güzelden daha da güzel.. Hayatta "gerçek"leri görmek kadar güzel birşey var mı?"

diye not düşmüş çekin arkasına..

Otostop çekmiş ve olduğu yerden uzaklaşmış... Bir yerden sonra yürümeye başlamış.. Yürümüş yürümüş ve kendini ait hissettiği yerde medeniyet denen (aslında lünaparkta herşeyi eciş bücüş gösteren aynalardan başka birşey olmayan...) şeyden uzakta bir kulübe inşaa etmeye kalkmış... Bulduğu tüm taşları üstüste koyarak sadece..

Çok fazla yaşamamış orada ama, huzur dolu bir şekilde bu dünyadaki yolculuğunu sonlandırarak başka diyarlara göç etmiş.. Sadece mutluymuş. Salt mutluluğun verdiği huzur...

Editörün notu : Mutluydu işte sonunda, güzel bi hikayeydi. Ailesi ölmedi ayrıca... Arayan O'ydu. Not doğruydu ama adam sadece inanmak istediklerine inandı... Ailesi eve döndüğünde adamı aradı... fakat adam hiçbir iz bırakmamıştı, otostop çekmişti yürümüştü... İz yoktu.. Çeki bozdurmayı hiç denemedi... Çeki bozdurmayı denese sahte olduğunu görecekti... Muhasebeci ise...

Editörün Notu 2 : İç dünyana önem ver.. Dışın sadece onun bir yansıması..